6 Haziran 2011 Pazartesi

Vakitsiz düşsel avuntular.

Yankılı seslerin kaybolan dingilliği,dinlenmek için zaman kolluyor. Ve bunun için sende,bende ya da adını anmaya gerek duymadığın hiçlikte -ki adını telafuz edemeyeceğin bir unutkanlıktandır hiçlik, böylesi zamanlarda yanında hiç eksik olmayan bir yalnızlık belirir.
Anlarsın!
Yalnızlık,kendi içinde koca bir yalnızlığa dönüşmüşken,dolanan sen değilsindir.
Anlarsın!
Yalnızlık,aslında kendini avutmaktır.
Anlarsın!
Yalnızlığın,kanlı muhaberelerden sonra,cesetlerin üzerine basa basa bir başka dünyalının arayışında ki kan emicidir.
Anlarsın!
Yalnızlık, olduğundan daha umman bir denizdir.
Anlarsın!
Yalnız başına bir hiçsindir.
Anlarsın!
Yalnız olan bir tek sen değilsin.

Anlamak istemezsin.
Çünkü;alışkanlıklar senden önce de vardı.
Çünkü;köşe başında beklediğin sevgilinin hayali ve sonrası kederi sana fazla gelmekte.
Çünkü;bir gece vakti,bozulan kapı zilini arşınlayan elin sana ait olduğunu bilirsin.
Çünkü; bitmemiş bir şarkının umudu vardır hep yürekte.
Çünkü; sığınacak bir tek "o" olsa bile,isyankarsındır.
Çünkü; durmasını bilmeyen egolar kaplamış bedenini.

Zaman sonra kendini,paslı bir aynada göz göze geleceğin bir duruşun provasını yaparken bulursun.
İşte bu yüzden,Maktülün gözlerinde,kendinden sonrasına bıraktığı o son bakışın aslında son olmadığını,
İşte bu yüzden,martının ağzından düşürmemek için uğraş verdiği,ağırlığından fazla -ki balığın içinde barındırdığı bir başka balığın da hikayesinin olduğunu,
İşte bu yüzden; umarsız bakışların,aslında kendisi olmadığını,
İşte bu yüzden; yazmak için yazılan onca kelimelerin mutlak bir amaca ulaşmak olduğunu,
İşte bu yüzden; isyan etmemek ve sana inancımı kaybetmemek için,yarım kalmış bir şarkıya neden gözyaşı döktüğümü,
Anlarsın!

Saygılar özümüzdeki yabancılara... (bulutsuzluk)