6 Ocak 2009 Salı

NEYE GÖRE TAKDİR

Almanyanın Münih şehrinde, elektrik aletleri yapan küçük bir fabrika vardı. Fabrikanın sahibi orta yaşlı adam, oğlunu yanına alıp bir ara kendi işinde çalıştırmak istedi. Bunun nedeni öğretmenlerin küçük çocuğu derslere karşı ilgisiz, kişilik olarak çok durgun bulmasıydı. Son anda adam çocuğunu okutmakta karar kıldı.

Aslında bu çocuk, sadece utangaç ve çekingendi. Öyle ki henüz on iki yaşındayken geometriyi tek başına öğrenmişti. Peki, neden bu dersi kendi kendine öğrenmeyi başarmıştı dersiniz? Çünkü okuldaki katı disiplin onu sıkıyor ; hocalarına soru sormaya bile cesaret edemiyordu.

Çocuk, Büyüyünce, elektrik mühendisi ol diyen babasını ikna etmeyi başardı ve fizik öğretmeni oldu. Üstelik, okulunu iyi dereceyle bitirerek ailesini bir hayli sevindirmişti.

Okulu bitirmişti ama, kendisine uygun iş bulamıyordu. Ailesine yük olmak da istemiyordu. Neyse ki verdiği özel dersler geçinmesi için yetersiz olmasına rağmen, gelecek günlere umutla bakıyordu.

Hiç değilse ne kazandığımı bilirim diyerek memur olarak göreve başladı genç adam. Kazancı azdı, fakat kadere inanan yapısı onu kanaatkâr yapmıştı. Aynı zamanda memur olmasına bir bakıma mutluydu. Çünkü mesai bitiminde matematik araştırmaları için zaman bulabilecekti.

1905 yılında henüz yirmi altı yaşındayken İzafiyet Teorisini buldu. Bu fizikçinin kim olduğunu tahmin ettiniz değil mi? O, Albert Einsteindır

Einstein, bulduğu formülleri liste halinde bastırıp ; hazine bulmuş gibi sevinç içinde raporları bilim adamlarına postalamış. Merakla sonucu bekliyormuş.

Tek tek liste gönderdiği onca bilimci, bilgini desteksiz bırakmış. Meslektaşlarının Einsteinın fikirlerine karşı çıkmasının asıl nedeni ; onu kıskanmalarıymış. Daha açıkçası yenilenen bilgilerle kendi kitaplarındaki çoğu yanlışın arka arkaya ortaya çıkacağı korkusunu taşıyorlarmış.

Bilgin, yılmadan çalışmalarını sürdürüyormuş. Açıklamaları öylesine ikna edici ve mantıklıymış ki, bilim adamları iddialarını daha fazla sürdürememişler. Sonuç ne olmuş dersiniz? Konusunda otorite olan çoğu bilim adamı onu taktir edip ; büyük bir dahi olarak gördüklerini söylemişler. Durumun bu şekilde sonuçlanmasında en önemli etken Einsteinın fizik ve matematik profesörlerinin sorularına böbürlenmeden ve içtenlikle cevap vermesiymiş.

Nereden nereye gelmiş ti Einstein İsviçre Patent Dairesinde sıradan bir memur olarak başladığı çalışmaları, dünya çapında üne kavuşmasına kadar devam etmişti

Einsteinın teorisi, atom bombası olarak kullanılmış ; 1945 yılında İkinci Dünya Savaşının sonuçlanmasına bu bomba sebep olmuştu.

Ünlü fizikçi, bilimin kötüye kullanılıp, binlerce kişinin ölümüne yol açmasına çok üzüldü. Bütün uluslara seslenerek, barış dolu bir dünya istediğini dile getiren Einstein şöyle diyor ;

Eğer bu teorinin kötüye kullanılacağını önceden tahmin etseydim ; bu yıkımı yaşamaktansa, silik bir memur olarak kalmaya devam ederdim böylelikle Einstein, insanlığa değer veren yapısıyla tekrar göze girmiş ve itibar görmeye devam etmişti.

Einstein Amerikada vereceği bir konferans sırasında yakın çevresinden birisi :

__Hocam, daha şık giyinseydiniz sizce daha iyi olmaz mıydı?

__Burası neresi?

__Bildiğiniz gibi Amerika efendim.

__O halde beni herkes zaten tanıyor ; fazla süse gerek yok

Einstein, Avrupaya konferans vermek için gideceği sırada, havaalanında hocalarını uğurlamaya gelen bir öğrencisi :

__Hocam, daha şık giyinseydiniz

__Ben Avrupaya gidiyorum değil mi?

__Evet.

__Peki, oradaki herkes beni tanıyor mu?

__Hayır efendim.

__O halde çok şık olmanın da gereği yok

12 Mart 1944 yılında Einstein bir söyleşi sırasında mânâ dolu bir cümle sarf etmişti : Neden beni hiç kimse anlamıyor ama herkes beni seviyor?...

Bu konuşmadan kısa bir süre sonra, ünlü komedyen Charlie Chaplinle Einstein üstü açık bir arabayla Hollywood Caddelerinde ilerliyormuş.Onları her gören alkışlamaya başlamış.Chaplin, Einsteina dönmüş :

__Bak dostum, demiş. Seni anlamadıkları için, beni de anladıkları için alkışlıyorlar....

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

yorumlarınız için teşekkür ederim..